KENDİ ALTINIMIZI BULALIM
- Treks34
- Mesajlar: 562
- Kayıt: Pzt Mar 06, 2017 18:21
Re: KENDİ ALTINIMIZI BULALIM
O gönderdiklerine altın tuzağı denir. güzelde birim oluşturur
ALLAH KURAN İLE AKLIN YOLUNU AÇAR
Re: KENDİ ALTINIMIZI BULALIM
altının su içinde nasıl davrandığını anlıyabilmek açısından çok öğretici bir video ile devam edelim.
Re: KENDİ ALTINIMIZI BULALIM
bakın yabancı ülkelerde bu işler hangi boyutlara dayanmış durumda . öğretici videolarla devam ediyoruz..
- Treks34
- Mesajlar: 562
- Kayıt: Pzt Mar 06, 2017 18:21
Re: KENDİ ALTINIMIZI BULALIM
Bu altınları nerede bulalalım...............
ALLAH KURAN İLE AKLIN YOLUNU AÇAR
Re: KENDİ ALTINIMIZI BULALIM
evet arkadaşlar yavaş yavaş yaz sezonu yaklaşıyor ve inşallah yakın zaman içerisinde bizzat yaşadığımız deneyimlerimizi burada paylaşacağız. internet üzerinden edindiğimiz bilgiler bir yere kadar. artık deneyimlerimizle bu mevzuyu genişletmemiz gerekiyor. ilk adımlar benden olsun bugün gezindiğim derelerden bir kaç resim ekliyim sular ısındığı zaman çalışma yapacağım birkaç yer keşifi. alttaki resimlerde dikkat etmeniz gereken husus şudurki. anakayanın akıntıyı kestiği yerlerin hemen yanlarında toplanan kum birikintileri. bizde arıyacak olduğumuz altın parçacıklarını bunların içinde arıyacağız.
Bu mesaja eklenen dosyaları görüntülemek için gerekli izinlere sahip değilsiniz.
Re: KENDİ ALTINIMIZI BULALIM
güzel bir çalışmayı daha ekleyelim çok faydalı olacağına eminim.
Re: KENDİ ALTINIMIZI BULALIM
bir muhteşem ve imrendirici video ile devam edelim. bilgi haznemizi genişletelim. ve inşallah bu veya benzeri kendi çektiğimiz videoları paylaşacağız. şimdilik öğrenmeye devam.
- Treks34
- Mesajlar: 562
- Kayıt: Pzt Mar 06, 2017 18:21
Re: KENDİ ALTINIMIZI BULALIM
Sevgili sessiz
Yapmış olduğun çalışmaların neticesinde elde ettiğin, bu parçacık için seni kutluyorum.
Azmin önüne hiç bir şey geçemez. Daha büyük parçaları bulman dileklerimle.
Yapmış olduğun çalışmaların neticesinde elde ettiğin, bu parçacık için seni kutluyorum.
Azmin önüne hiç bir şey geçemez. Daha büyük parçaları bulman dileklerimle.
Bu mesaja eklenen dosyaları görüntülemek için gerekli izinlere sahip değilsiniz.
ALLAH KURAN İLE AKLIN YOLUNU AÇAR
Re: KENDİ ALTINIMIZI BULALIM
arkadaşlar bulduğumuz bu çok önemli bilgileri burada paylaşmanın çok faydalı olacağına inanıyorum dikkatle okuyalım
PLASER (KIRINTI) YATAKLARI
Plaser veya kırıntı yatakların oluşumunun esası, fiziksel olarak parçalanıp, ufalan-aşınan minerallerin taşınarak (allokton), yoğunluklarına göre birbirinden ayrılıp, aynı yada benzer yoğunlukta olanların belirli bir bölgede birikmesine dayanır. Kırıntı yatakların evriminde iki büyük dönem söz konusudur; Birincisi , kimyasal olarak ayrışmayan veya ayrışması güç minerallerin, içinde bulundukları kayaçlardan serbest kalması, ikincisi ise, serbest kalan minerallerin çoğunlukla su, rüzgar veya buzullar tarafından taşınarak yada hiç/veya çok az taşınarak birikimidir. Dolayısıyla bir mineralin plaser yatak oluşturabilmesi için şu özelliklere sahip olması gerekir.
1- Yüksek yoğunluk
2- Kimyasal ayrışma olaylarına dayanıklılık
3- Sert olmak
4- Dövülebilme yeteneği
Bu özelliklere sahip mineraller arasında önemlilerinin adı, formülü, sertlik ve yoğunlukları aşağıda çizelge halinde verilmiştir.
MİNERAL ADI......... FORMÜL......... SERTLİK.........YOĞUNLUK
İridyum-Osmiyum ........Ir-Os..............7...............20-22.6
Platin ................Pt.................4-4.5...........17-29
Nabit Altın.............Au.................2.5-3...........16-19.3
Kolomb-Niob-Tantalit....(Fe,Mn)(Nb,Ta).....6-6.5...........5-8
Volframit...............(Fe,Mn)WO4.........5-5.5...........7-7.5
Kasiterit...............SnO2...............6-7.............6.8-7.1
Şelit...................CaWO4..............4.5-5...........5.9-6.1
Manyetit................Fe3O4..............5.5-6.5.........5.2
Monazit.................(Ca,La,Th)PO4......5-5.5...........4.9-5.4
İlmenit.................FeTiO3.............5-6.............4.5-5
Kromit..................FeCr2O4............5.5.............4.1-5.1
Zirkon..................ZrSiO4.............7.5.............4.6-4.7
Rutil...................TiO2...............6-6.5...........4.2-4.4
Yakut (kırmızı)
Safir (yeşil).......Al2O3..............9...............3.9-4.1
Emas....................C..................10..............3.5
Topaz...................Al2SiO4(OH,F)2......8..............3.5-3.6
Feldispat...............(Na,K,Ca)(Al,Si)4O8.6-6.5..........2.5-2.6
Kuvars..................SiO2................7..............2.65
Kırıntılı yatakları oluşturacak minerallerin gelebileceği jeolojik ortamlar-kaynak bölgeler :
1-İşletilebilen maden yatakları, örneğin Divriği-Sivas Demir (Manyetit) yatağı
2-Ekonomik değeri olmayan damar veya mineral kütleleri, örneğin Menderes Masifinde metamorfik kayaçlar içindeki kuvars damarcıklarında bulunan 1ppm altın.
3-Kayaçlar içinde geniş aralıklara saçılmış cevher mineralleri, örneğin Muğla- Dalaman civarındaki ultrabazik kayaçlar içindeki çok ince Pt saçınımları. Bu platin saçınımlarının Dalaman Çayı'ndaki ppb mertebesindeki Pt'in kaynağı olduğu ileri sürülmektedir.
4-Kayaç yapıcı mineraller. Örneğin Manyetit, İlmenit, Zirkon, Monazit, Feldispatlar, Kuvars vb. mineraller normalde magmatik ve metamorfik kayaçların kayaç yapıcı mineralleridir. Kayaçların her hangi bir şekilde ayrışmaya maruz kalması sertlik ve yogunluklarından dolayı bu minerallerin serbestleşmesini sağlar ve plaser yatağın oluşmasına neden olur. Örneğin, granitler içindeki Zirkon, Feldspatlar, Kuvars vb.
5-Eski plaser madenlerdeki mineraller. Örneğin Manisa-Sart Çayı'ndaki örtülü veya askıdaki taraça ve sekilerdeki altının yeniden serbestleşip taşınması.
Kırıntı (Plaser) yataklarını oluşum yerlerine göre 2 ana gruba ayırmak olasıdır:
1- Otokton =Elüvyal Yataklar (Yamaç Kırıntı Yataklar)
2- Allokton=Alüvyal Yataklar
a-Akarsu kırıntı yataklar (Flüvyal yataklar)
b-Kıyı kırıntı yataklar (Denizel yataklar)
c-Rüzgar kırıntı yataklar
d-Buzul kırıntı yataklar (Glasiyal yataklar)
I.1- Otokton=Elüvyal Yataklar (Yamaç Kırıntı Yataklar)
Bunlar yamaç ve tepelerde mostra veren (yüzeyleyen) maden yataklarından fiziksel parçalanma sonucu kopan parçaların, her hangi bir kimyasal ayrışma göstermeksizin sadece fiziksel olarak boyut küçülterek yamaçtan aşağıya doğru akarsu veya rüzgarın etkisi olmadan yuvarlanarak, tepenin yamaç veya eteğinde birikmesiyle oluşurlar (Şekil11.1). Elüvyal yataklar, birincil yatak ile akarsu ve rüzgar plaserlerinin arasında bir geçit gibidir. Oluşumlarında iki yol izlenmiştir. Birinci yol; yamaçtan akan yağış suları elüvyalin (parçalanmış kütlenin) ince ve hafif kısımlarını alıp götürür. Geriye kalan cevher mineralleri de böylece zenginleşmiş olur. Örnegin, Urallar'ın platin plaserleri, Yeni Kaledonya'nın kromit plaserleri gibi. Kurak iklimlerde ise, ince-hafif malzeme rüzgarla taşınır ve yine aynı sonuca ulaşılır. Örneğin, Batı Avusturalya altın yatakları, Güney Afrika elmas yatakları, Fransız Sahrası kalay yatakları. İkinci yol; Kısır=cevhersiz kısımlar kimyasal olarak ayrışıp, bir kısım elementler çözünerek ortamdan ayrılırken, geriye kalan ağır ve dayanıklı cevher mineralleri zenginleşir ve elüvyal yatağı oluşturur. Örneğin, bir kısım demirli lateritlerde kromit zenginleşmesi ve killeşmiş kristalen kayaçlar üzerinde altın zenginleşmesi bu duruma örnek verilebilir. Görüldüğü gibi kalıntı (rezidüel) yataklar ile elüvyal yataklar arasında kesin bir sınır çizmek kolay değildir. İşletilebilecek değerde olabilecek elüvyal yatakların oluşması oldukça nadirdir. Ancak oluşum ne kadar ufak olursa olsun, ana yatağa çok yakın olması ana veya kaynak cevherin yerini saptamada yardımcı olacağından önem kazanır.
Elüvyal olarak oluşan başlıca yataklar aşağıda verilmiştir.
Altın............. (Brezilya, Güyam, Avustralya, Yeni Kaledonya)
Platin........... (Urallar, Habeşistan)
Kasiterit.........(Tasmanya, Malezya, Endonezya)
Kromit ...........(Yeni Kaledonya)
Wolframit , Şelit
Çok az Barit, Manyetit, Disten
I.2-Allokton=Alüvyal Yataklar Bu grup yataklar yukarıda belirtilmiş olduğu gibi kendi içinde taşıyıcı etmene bağlı olarak dört alt gruba ayrılır. Bunlar aşağıda kısaca tanıtılmıştır.
a-Akarsu Kırıntı Yataklar (Flüvyal Yataklar) En önemli kırıntı yataklardır. Flüvyal yatakların oluşması için bazı kurallar vardır, bu kurallar aşağıda özetlenmiştir.
1.kural:Şekilleri aynı olan taneler üzerinde akarsuyun etkisi, tanelerin yoğunluk ve hacimlerinin bir fonksiyonu olarak değişir.
Yoğunluğun etkisi (Triyaj) : Aynı boy ve şekilde olan iki taneden daha ağır olan daha çabuk Çökelir (Şekil 11.2). Örneğin Altın (d=19) Kuvas'tan (d=2.6) daha çabuk çökelir.
İriliğin veya Tane Çapının etkisi (Kalibraj): Çökelmede son derece önemlidir. Buna göre, aynı ağırlıkta olan küresel tanelerden, çapı küçük olan küresel tane, su ile olan sürtünme yüzeyi küçük olacağından daha hızlı çöker. Eğer ağır mineraller toz ve çok ince zerreler halinde ise suyun üzerinde en son varış yerine kadar taşınır ve hafif minerallere karışarak çökelir.
2. kural: Bir mineral tanesi, akıntı hızı ne kadar fazla ise o kadar uzağa gider. Akıntı hızı ansızın azaldığı zaman, taneler dibe düşer. Burada suyun düzgün rejimde akışından çok girdaplı akışın rolü vardır. Girdaplı rejimler doğada yaygındır ve daima bir engelin arkasında oluşur. Girdap hattı boyunca yukarıya ve yana hareketler oluşur. Böylece yatak üzerindeki mineral kırıntıları tümü ile emilerek yukarıya doğru çekilir ve su içinde asılı hale geçerler. Taneler buradan daha az hızlı ve daha az girdaplı olan yan bölgelere geçerler ve akarsuların hızı ve girdabı azaldığı zaman kenar şeritlerde çökerler.
3. kural: Ağır minerallerin çok zengin birikintilerine, ana kayanın sağlam tabanı yüzeyindeki girinti-çıkıntılarda veya ayrışmış üst kısım içinde rastlanır. Bu olay, su ile doygun iri çakılların arasındaki boşluklarda tutulmuş ağır tanelerin aşağıya doğru inmesi ile açıklanır.
4.kural: Plaserlerde, tanelerin boyu dipten=aşağıdan yukarıya doğru küçülür.
Bütün bu etmenler göz önüne alındığında akarsu kırıntı yataklarının oluşmasına en uygun yerler (Şekil 11.3a,b,c,d);
1-Akıntının ne hızlı ne yavaş olduğu akarsuyun orta veya üst aşağı mecrası
2-Akarsuyun hızının kesildiği yerler
a-Mendereslerde
b-Akarsu kavşaklarında
c-Akarsuyun genişlediği yerlerde
d-Akarsu kordonlarında
e-Akarsuyun üzerinde aktığı kayaçtaki dogal engellerin bulunduğu yörelerde
f-Akarsu eğiminin düştüğü yerlerde (6o-7o eğimlerde) g-Su taşkınlarının olduğu yerlerde.
Akarsu kırıntı yataklarında en çok görülen mineraller:
-Altın: Çok küçük pulcuklar şeklindedir (Altın unu). Kalifornya, Alaska, Avustralya, Yeni Zellanda, Sibirya, Yeni Gine, Orta Afrika (Rand), Türkiye (Manisa, Kars). Bu tür yataklarda 0.15-0.25 gr/m3 Au ekonomiktir.
-Platin: Çok küçük pulcuklar şeklindedir (Platin unu). Bulunduğu yerler; G. Afrika, Kolombiya, Tasmanya. Bu tür yataklarda 0.10-0.15 gr/m3 Pt ekonomiktir.
-Kasiterit: Yuvarlak, çok ince kum taneleri biçiminde bulunur. Bulunduğu yerler: İngiltere (Cornwall), Malezya, Endonezya, Nijerya, Kongo, Çin, Fransa. Bu tür yataklarda 0.3-0.5 kg/ton Sn(Kasiterit) ekonomiktir.
-Elmas, Yakut, Safir: Degişik boy ve tanelerde bulunabilir. 0.7 karat/m3 elmas ekonomiktir. Bulunduğu yerler: Seylan ve Keşmir (Hindistan), Kongo(Zaire), Brezilya, Güney Afrika.
-Rutil ve Zirkon: Ufak, yuvarlak taneler halinde ve genellikle birlikte bulunurlar. Bulundukları yerler: Kamerun ve Büyük Menderes (Aydın, Manisa).
b- Kıyı Kırıntı Yatakları (Denizel yataklar)
Bu tür yatakların oluşumunda dalgaların, dalga kıranların ve iç akıntıların etkisi vardır. Dalgalar kıyıya taşıdıkları malzemeden hafif olanları, geriye çekildiğinde birlikte geriye, daha derine çeker; ağır ve iri olanlar kıyıda kalır. Böylece ağır ve hafif, ince ve kaba taneler birbirinden ayrılmış olur ve ayrı ayrı çökelip depolanırlar. Kıyı plaserlerinin en önemlileri:
-Altın (Alaska)
-Elmas (Güney Afrika)
-Rutil ve Zirkon ( Brezilya)
-İlmenit ve Manyetit (Doğu Karadeniz, Yeni Zellanda, Hindistan, Senegal)
-Monazit (Şili, Brezilya, Hindistan, Florida, Madagaskar)
-Kromit (Yeni Kaledonya),
-Gröna ve Kuvars
c- Rüzgar Kırıntı Yataklar
Yağışın az olduğu bölgelerde, özellikle çöllerde tamamiyle fiziksel etmenlerle bağlı ayrışmanın etkisinde meydana gelirle. Buralarda ayrışan malzemeyi akarsuların yerine rüzgarlar taşır. Örneğin, Avustralya'da çöl koşullarında ayrışmış Altın bu şekilde rüzgarla taşınarak kıtıntı yataklar şeklinde zenginleşmiştir. Benzer oluşumlar Meksika ve Aşağı Kalifornya'da görülmektedir.
d- Buzul Kırıntı Yataklar
Buzulların taşıdığı morenler içinde çevherli iri parçalar olabilir. Bu malzemelerin buzulun eridiği yörelerde bırakılmasıyla buzul plaserleri oluşabilir. Bunların sonradan akarsularla yıkanmasıyla daha zengin kırıntı yataklar oluşabilir. Bu tür plaser yataklar diğer plaser yataklara göre daha az önemlidir.
DÜNYA PLASER (KIRINTI) YATAKLARINA ÖRNEKLER
Dünya kırıntı yataklarının bulunduğu yerler ilgili başlıklarda verilmiştir. Burada kısaca Akarsu Kırıntı yataklar sınıfında yer alan ve çok önemli olan Orta Afrika'daki Withwatersrand (Rand) Altın yatağı kısaca tanıtılacaktır. Güney Afrika Birliğinde bulunan Withwatersrand (Rand) Altın (ve kısmen Uranyum) yatağı dünyanın en önemli ve en büyük altın yatağıdır. Altın, doğu-batı yönünde uzanan ve 160 (200) km. uzunluğunda, 80 km. genişliğinde bir senklinal oluşturan Withwatersrand sistemi içinde yataklanmıştır. Sistemin kalınlığı yaklaşık 7500m. dir. Sistem alt sistem ve üst sistem olmak üzere iki gruba ayrılmıştır. Yatağın yüzey akıntı sistemlerini ve deltaik açınımını gösteren şematik çizimler aşağıdaki şekillerde verilmiştir (Şekil 11.4a ve b) Yaklaşık 5 km. kalınlıktaki alt sistem kuvarsit, kil, demirli ince kumtaşı ve demirli şistlerden oluşmuştur, altın içeriği düşüktür. Bunların üstünde yaklaşık 2.5 km. kalınlığa sahip altınlı çakıltaşı ara seviyeli kuvarsitlerden ibaret üst seri yer alır. Au içeren çakıl taşları uzunluğu 2.5 cm. den küçük kuvars çaklılarından meydana gelir. Sistem içinde az oranda zirkon, kromit, çok az monazit, gröna ve çok daha az miktarda elmas bulunur. Bunlara değişen oranlarda pirit, pirotin, kalkopirit, pentlandit, galen v.b. sülfürler; klorit, serisit, muskovit gibi hidrosilikatlar ve kalsit eşlik eder.Yataktan yaklaşık 25.000 ton Au üretilmiştir. Ayrıca pirit topakları içinde %10 Ag içeren Au yumruları ve Uranyum oluşumları, yatağın diğer önemli özellikleridir. Yatakta plaser minerallerin yanında sülfür minerallerininde bulunması, yatağın kökeni konusunda şüpheler oluşturmuştur. Köken konusunda ileri sürülen görüşler üç ana grupta toplanabilir
1- Altın, Uranyum ve Pirit'in önemli bir kısmı çakıl taşlarının çaklıları ve çimentosuyla birlikte kırıntı yatak olarak oluşmuştur. Sonradan uğradığı düşük dereceli metemorfizma, metasomatizma ve diğer olaylarla yatak yeniden düzenlenmiş ve sinjenetik bir yapı kazanmıştır.
2-Çakıl taşlarının yataklanmasından çok sonra, altın, uranyum, piritin çoğu ve diğer sülfürler hidrotermal çözeltilerin etkisiyle meydana gelmiştir.
3-İki görüşü birleştiren üçüncü görüşe göre ise, altın ve diğer kırıntı minerallerin çoğu çakıl taşlarıyla eş oluşumludur. Ancak sonradan hidrotermal çözeltilerin etkisiyle sülfürlerin çoğu ve uranyum oluşmuş, ve altının bir kısmı da hareketlilik kazanarak bu aşamada tekrar çökelmiştir.
TÜRKİYE PLASER ( KIRINTI) YATAKLARI
Türkiye'de en önemli kırıntı yataklar altınlı akarsu plaserleridir. Bundan başka Büyük Menderes Vadisindeki rutil yığışımları, Sivas-Divriği demir plaser yatağı, denizel plaser olarak Doğu Karadeniz sahillerindeki İlmenit-Manyetit'li siyah kumlar, Şile'nin monazitli kumları ve Istranca Masifinin kuzey doğuya akan dereleri ile bu kesimdeki deniz sahillerindeki manyetitli ve ilmenitli kumlardan söz edilebilir.
1-Manisa -Sart Çayı Altın Plaseri
Manisa'nın Salihli ilçesine bağlı Sart Çayı ve çevre akarsuları, Türkiye'nin en büyük kırıntılı altın cevherleşmelerini oluşturur. Salihli-Turgutlu arasında, Bozdağ Silsilesinin kuzey eteklerindeki dere alüvyonları ve çakıl taşları içinde bulunan altın oluşumlarına yönelik arama çalışmaları 1944 yılında başlamıştır. Kırıntı katmanları, kristalin temel üzerinde oturur. Kumtaşı ve ufak çakıltaşı seviyeleri arasında 10-20 cm. lik kil seviyelerine rastlanmaktadır. Bunların üstüne yanlızca tepelerde gözlenen iri kuvars çakıllarından oluşmuş çakıltaşı seviyesi gelir (üst çakıl taşları). Sart Çayı yöresinde genç alüvyonlarda ve üst çakıltaşı biriminde saptanan altın, nabit (doğal) haldedir. Genç alüvyonlarda saptanan altının birincil yatağının, üst çakıltaşı olduğuna inanılır. Üst çakıl taşlarındaki altının birincil kaynağının ise, Bozdağlar'daki kristalin şistler içindeki kuvars damarlarının olduğu düşünülmektedir. Böylece derin kökenli cevherleşmenin iki kez mekanik zenginleşmeye uğradığı görülmektedir. Günümüzde Bozdağlar'dan gelen derelerde altının varlığının saptanamamış olması, buna karşılık üst çakıl taşları biriminden gelen derelerin alüvyonlarının altınlı oluşu bu görüşü doğrulamaktadır. Üst çakıltaşı biriminin hem çakıllarında hem de çimentosunda altına rastlanmıştır. Bu birimde yapılan incelemelerde nadirde olsa 1.116 gr/m3 değerine kadar Au saptanmıştır. Ortalama değer ise tonda birkaç yüz miligramdır. Genç alüvyonlar ise nitelik ve nicelik açısından maden yatağı özelliği kazanmıştır. Birim içinde Au'nun dağılımı düzensizdir. 2gr/m3 Au içeren yerler tanımlanmıştır. Derine doğru Au miktarı artmaktadır. Ekonomik yönden Sart ve diğer akarsulardaki genç alüvyonlar önemlidir. Bunların 6.5 milyon m3 rezervlerinde 1gr/m3 Au 'lık tenör kabul edilmektedir. Bölgede Au açısından ikinci derecede önemli birim üst çakıltaşları birimidir. Bunların ortalama tenörleri 0.5 gr/m3 Au, hacimleri ise 65 milyon m3 dür. Saha genelinde yaşlı birimlerde az, daha genç birimlerde ise daha fazla Au bulunması tipik bir akarsu plaseri kökenini ortaya koymaktadır. Bu nedenle altının birincil kaynağının alttaki kristalen masif olduğu görüşü doğrulanmaktadır. Bu alanın bir diğer özelliği de tarihi Krezüs krallığının hüküm sürdüğü yerler olmasıdır. Altınları ile ün yapan krallığın burada yaşamış olması, bölgenin Au bakımından önemini daha da arttırmaktadır.
2-Akıllıçay (Hatay) Plaseri: Hatay'ın güneyinde alüvyonlar içinden akan Akıllıçay boyunca alüvyonlar içinde bir miktar altına rastlanmıştır. Bu genç alüvyonların Miyosen yaşlı eski sekilerden gelmekte olduğu kabul edilir. Ancak tenörü düşük olduğu için işlenebilir nitelikte değildir.
3-Darphane-Kazıkkaya Altınlı Plaseri (Kars): Kars'ın Sarıkamış ilçesinin Darphane mevkiinde Ortahale deresinin üst sekilerinde bir miktar nabit altın saptanmıştır. Sekilerdeki Au, 1.Dünya Savaşı sırasında Ruslar tarafından işletilmiştir.
4-Demirköy Demirli Plaseri (Kırklareli): Kırklareli-Demirköy İlçesinin 3 km. Doğusunda bulunan kırıntı yataklarda bol miktarda manyetit tanımlanmıştır. Zenginleşmenin (derişimin) yüksek olduğu kesimlerde kumlar %90-98 manyetit içermektedir. Ayrıca %2 kadar TiO2 (Rutil) vardır. Plaserlerin kökeni Istranca Masifinin manyetitli gnays ve mikaşistleridir.
5-Divriği Plaser Demir Yatağı (Sivas): Divriği manyetit ve hematit yatağının yakınında, Çaltı suyunun Divriği Havzasına girdiği yerde birbiri üzerinde birkaç seviye oluşturan plaser demir yatakları yer alır. Pnömo-Hidrotermal kökenli birincil demir yatağının kırıntılı bir zenginleşmesi olarak görülen bu plaser yatak, yamaç kırıntı yatağı tipindedir. Milyonlarca ton rezerve sahip bu yatak üstten işletildiği halde bitmemiş, aksine derine doğru bazı zenginleşmeler tespit edilmiştir. Yatakta 260 ton boyutunda hematit blokları tanımlanmıştır. Tenörü %35-45 Fe dir.
6-Karadeniz Kıyı Kırıntı Yataklar: Karadeniz sahili boyunca denizel plaserler Doğu Karadeniz ve Batı Karadeniz plaserleri olarak ikiye ayrılabilir. Doğu Karadeniz kıyı kayaçları genellikle Üst Kretase ve Eosen yaşlı bazalt, andezit ve dasit bileşimindedir. Bu kayaçların deniz dalgalarının etkisiyle ufalanması sonucu oluşan plaserler genellikle manyetit ve ilmenittir. Ordu ve Samsun bu açıdan ilginç görünmektedir. Bunlar arasında Perşembe-Efirli arası ağır mineral yığışımı yönünden birinci derece önemlidir (%14 manyetit, 8 milyon ton rezerv). Ayrıca Ünye batısı (%12 manyetit, 36 milyon ton rezerv) ve Çarşamba Ovası (%9 manyetit ve 140 milyon ton rezerv) önem taşır. D. Karadeniz sahillerinde ayrıca titanomanyetit, rutil, kromit ve çeşitli amfi.
PLASER (KIRINTI) YATAKLARI
Plaser veya kırıntı yatakların oluşumunun esası, fiziksel olarak parçalanıp, ufalan-aşınan minerallerin taşınarak (allokton), yoğunluklarına göre birbirinden ayrılıp, aynı yada benzer yoğunlukta olanların belirli bir bölgede birikmesine dayanır. Kırıntı yatakların evriminde iki büyük dönem söz konusudur; Birincisi , kimyasal olarak ayrışmayan veya ayrışması güç minerallerin, içinde bulundukları kayaçlardan serbest kalması, ikincisi ise, serbest kalan minerallerin çoğunlukla su, rüzgar veya buzullar tarafından taşınarak yada hiç/veya çok az taşınarak birikimidir. Dolayısıyla bir mineralin plaser yatak oluşturabilmesi için şu özelliklere sahip olması gerekir.
1- Yüksek yoğunluk
2- Kimyasal ayrışma olaylarına dayanıklılık
3- Sert olmak
4- Dövülebilme yeteneği
Bu özelliklere sahip mineraller arasında önemlilerinin adı, formülü, sertlik ve yoğunlukları aşağıda çizelge halinde verilmiştir.
MİNERAL ADI......... FORMÜL......... SERTLİK.........YOĞUNLUK
İridyum-Osmiyum ........Ir-Os..............7...............20-22.6
Platin ................Pt.................4-4.5...........17-29
Nabit Altın.............Au.................2.5-3...........16-19.3
Kolomb-Niob-Tantalit....(Fe,Mn)(Nb,Ta).....6-6.5...........5-8
Volframit...............(Fe,Mn)WO4.........5-5.5...........7-7.5
Kasiterit...............SnO2...............6-7.............6.8-7.1
Şelit...................CaWO4..............4.5-5...........5.9-6.1
Manyetit................Fe3O4..............5.5-6.5.........5.2
Monazit.................(Ca,La,Th)PO4......5-5.5...........4.9-5.4
İlmenit.................FeTiO3.............5-6.............4.5-5
Kromit..................FeCr2O4............5.5.............4.1-5.1
Zirkon..................ZrSiO4.............7.5.............4.6-4.7
Rutil...................TiO2...............6-6.5...........4.2-4.4
Yakut (kırmızı)
Safir (yeşil).......Al2O3..............9...............3.9-4.1
Emas....................C..................10..............3.5
Topaz...................Al2SiO4(OH,F)2......8..............3.5-3.6
Feldispat...............(Na,K,Ca)(Al,Si)4O8.6-6.5..........2.5-2.6
Kuvars..................SiO2................7..............2.65
Kırıntılı yatakları oluşturacak minerallerin gelebileceği jeolojik ortamlar-kaynak bölgeler :
1-İşletilebilen maden yatakları, örneğin Divriği-Sivas Demir (Manyetit) yatağı
2-Ekonomik değeri olmayan damar veya mineral kütleleri, örneğin Menderes Masifinde metamorfik kayaçlar içindeki kuvars damarcıklarında bulunan 1ppm altın.
3-Kayaçlar içinde geniş aralıklara saçılmış cevher mineralleri, örneğin Muğla- Dalaman civarındaki ultrabazik kayaçlar içindeki çok ince Pt saçınımları. Bu platin saçınımlarının Dalaman Çayı'ndaki ppb mertebesindeki Pt'in kaynağı olduğu ileri sürülmektedir.
4-Kayaç yapıcı mineraller. Örneğin Manyetit, İlmenit, Zirkon, Monazit, Feldispatlar, Kuvars vb. mineraller normalde magmatik ve metamorfik kayaçların kayaç yapıcı mineralleridir. Kayaçların her hangi bir şekilde ayrışmaya maruz kalması sertlik ve yogunluklarından dolayı bu minerallerin serbestleşmesini sağlar ve plaser yatağın oluşmasına neden olur. Örneğin, granitler içindeki Zirkon, Feldspatlar, Kuvars vb.
5-Eski plaser madenlerdeki mineraller. Örneğin Manisa-Sart Çayı'ndaki örtülü veya askıdaki taraça ve sekilerdeki altının yeniden serbestleşip taşınması.
Kırıntı (Plaser) yataklarını oluşum yerlerine göre 2 ana gruba ayırmak olasıdır:
1- Otokton =Elüvyal Yataklar (Yamaç Kırıntı Yataklar)
2- Allokton=Alüvyal Yataklar
a-Akarsu kırıntı yataklar (Flüvyal yataklar)
b-Kıyı kırıntı yataklar (Denizel yataklar)
c-Rüzgar kırıntı yataklar
d-Buzul kırıntı yataklar (Glasiyal yataklar)
I.1- Otokton=Elüvyal Yataklar (Yamaç Kırıntı Yataklar)
Bunlar yamaç ve tepelerde mostra veren (yüzeyleyen) maden yataklarından fiziksel parçalanma sonucu kopan parçaların, her hangi bir kimyasal ayrışma göstermeksizin sadece fiziksel olarak boyut küçülterek yamaçtan aşağıya doğru akarsu veya rüzgarın etkisi olmadan yuvarlanarak, tepenin yamaç veya eteğinde birikmesiyle oluşurlar (Şekil11.1). Elüvyal yataklar, birincil yatak ile akarsu ve rüzgar plaserlerinin arasında bir geçit gibidir. Oluşumlarında iki yol izlenmiştir. Birinci yol; yamaçtan akan yağış suları elüvyalin (parçalanmış kütlenin) ince ve hafif kısımlarını alıp götürür. Geriye kalan cevher mineralleri de böylece zenginleşmiş olur. Örnegin, Urallar'ın platin plaserleri, Yeni Kaledonya'nın kromit plaserleri gibi. Kurak iklimlerde ise, ince-hafif malzeme rüzgarla taşınır ve yine aynı sonuca ulaşılır. Örneğin, Batı Avusturalya altın yatakları, Güney Afrika elmas yatakları, Fransız Sahrası kalay yatakları. İkinci yol; Kısır=cevhersiz kısımlar kimyasal olarak ayrışıp, bir kısım elementler çözünerek ortamdan ayrılırken, geriye kalan ağır ve dayanıklı cevher mineralleri zenginleşir ve elüvyal yatağı oluşturur. Örneğin, bir kısım demirli lateritlerde kromit zenginleşmesi ve killeşmiş kristalen kayaçlar üzerinde altın zenginleşmesi bu duruma örnek verilebilir. Görüldüğü gibi kalıntı (rezidüel) yataklar ile elüvyal yataklar arasında kesin bir sınır çizmek kolay değildir. İşletilebilecek değerde olabilecek elüvyal yatakların oluşması oldukça nadirdir. Ancak oluşum ne kadar ufak olursa olsun, ana yatağa çok yakın olması ana veya kaynak cevherin yerini saptamada yardımcı olacağından önem kazanır.
Elüvyal olarak oluşan başlıca yataklar aşağıda verilmiştir.
Altın............. (Brezilya, Güyam, Avustralya, Yeni Kaledonya)
Platin........... (Urallar, Habeşistan)
Kasiterit.........(Tasmanya, Malezya, Endonezya)
Kromit ...........(Yeni Kaledonya)
Wolframit , Şelit
Çok az Barit, Manyetit, Disten
I.2-Allokton=Alüvyal Yataklar Bu grup yataklar yukarıda belirtilmiş olduğu gibi kendi içinde taşıyıcı etmene bağlı olarak dört alt gruba ayrılır. Bunlar aşağıda kısaca tanıtılmıştır.
a-Akarsu Kırıntı Yataklar (Flüvyal Yataklar) En önemli kırıntı yataklardır. Flüvyal yatakların oluşması için bazı kurallar vardır, bu kurallar aşağıda özetlenmiştir.
1.kural:Şekilleri aynı olan taneler üzerinde akarsuyun etkisi, tanelerin yoğunluk ve hacimlerinin bir fonksiyonu olarak değişir.
Yoğunluğun etkisi (Triyaj) : Aynı boy ve şekilde olan iki taneden daha ağır olan daha çabuk Çökelir (Şekil 11.2). Örneğin Altın (d=19) Kuvas'tan (d=2.6) daha çabuk çökelir.
İriliğin veya Tane Çapının etkisi (Kalibraj): Çökelmede son derece önemlidir. Buna göre, aynı ağırlıkta olan küresel tanelerden, çapı küçük olan küresel tane, su ile olan sürtünme yüzeyi küçük olacağından daha hızlı çöker. Eğer ağır mineraller toz ve çok ince zerreler halinde ise suyun üzerinde en son varış yerine kadar taşınır ve hafif minerallere karışarak çökelir.
2. kural: Bir mineral tanesi, akıntı hızı ne kadar fazla ise o kadar uzağa gider. Akıntı hızı ansızın azaldığı zaman, taneler dibe düşer. Burada suyun düzgün rejimde akışından çok girdaplı akışın rolü vardır. Girdaplı rejimler doğada yaygındır ve daima bir engelin arkasında oluşur. Girdap hattı boyunca yukarıya ve yana hareketler oluşur. Böylece yatak üzerindeki mineral kırıntıları tümü ile emilerek yukarıya doğru çekilir ve su içinde asılı hale geçerler. Taneler buradan daha az hızlı ve daha az girdaplı olan yan bölgelere geçerler ve akarsuların hızı ve girdabı azaldığı zaman kenar şeritlerde çökerler.
3. kural: Ağır minerallerin çok zengin birikintilerine, ana kayanın sağlam tabanı yüzeyindeki girinti-çıkıntılarda veya ayrışmış üst kısım içinde rastlanır. Bu olay, su ile doygun iri çakılların arasındaki boşluklarda tutulmuş ağır tanelerin aşağıya doğru inmesi ile açıklanır.
4.kural: Plaserlerde, tanelerin boyu dipten=aşağıdan yukarıya doğru küçülür.
Bütün bu etmenler göz önüne alındığında akarsu kırıntı yataklarının oluşmasına en uygun yerler (Şekil 11.3a,b,c,d);
1-Akıntının ne hızlı ne yavaş olduğu akarsuyun orta veya üst aşağı mecrası
2-Akarsuyun hızının kesildiği yerler
a-Mendereslerde
b-Akarsu kavşaklarında
c-Akarsuyun genişlediği yerlerde
d-Akarsu kordonlarında
e-Akarsuyun üzerinde aktığı kayaçtaki dogal engellerin bulunduğu yörelerde
f-Akarsu eğiminin düştüğü yerlerde (6o-7o eğimlerde) g-Su taşkınlarının olduğu yerlerde.
Akarsu kırıntı yataklarında en çok görülen mineraller:
-Altın: Çok küçük pulcuklar şeklindedir (Altın unu). Kalifornya, Alaska, Avustralya, Yeni Zellanda, Sibirya, Yeni Gine, Orta Afrika (Rand), Türkiye (Manisa, Kars). Bu tür yataklarda 0.15-0.25 gr/m3 Au ekonomiktir.
-Platin: Çok küçük pulcuklar şeklindedir (Platin unu). Bulunduğu yerler; G. Afrika, Kolombiya, Tasmanya. Bu tür yataklarda 0.10-0.15 gr/m3 Pt ekonomiktir.
-Kasiterit: Yuvarlak, çok ince kum taneleri biçiminde bulunur. Bulunduğu yerler: İngiltere (Cornwall), Malezya, Endonezya, Nijerya, Kongo, Çin, Fransa. Bu tür yataklarda 0.3-0.5 kg/ton Sn(Kasiterit) ekonomiktir.
-Elmas, Yakut, Safir: Degişik boy ve tanelerde bulunabilir. 0.7 karat/m3 elmas ekonomiktir. Bulunduğu yerler: Seylan ve Keşmir (Hindistan), Kongo(Zaire), Brezilya, Güney Afrika.
-Rutil ve Zirkon: Ufak, yuvarlak taneler halinde ve genellikle birlikte bulunurlar. Bulundukları yerler: Kamerun ve Büyük Menderes (Aydın, Manisa).
b- Kıyı Kırıntı Yatakları (Denizel yataklar)
Bu tür yatakların oluşumunda dalgaların, dalga kıranların ve iç akıntıların etkisi vardır. Dalgalar kıyıya taşıdıkları malzemeden hafif olanları, geriye çekildiğinde birlikte geriye, daha derine çeker; ağır ve iri olanlar kıyıda kalır. Böylece ağır ve hafif, ince ve kaba taneler birbirinden ayrılmış olur ve ayrı ayrı çökelip depolanırlar. Kıyı plaserlerinin en önemlileri:
-Altın (Alaska)
-Elmas (Güney Afrika)
-Rutil ve Zirkon ( Brezilya)
-İlmenit ve Manyetit (Doğu Karadeniz, Yeni Zellanda, Hindistan, Senegal)
-Monazit (Şili, Brezilya, Hindistan, Florida, Madagaskar)
-Kromit (Yeni Kaledonya),
-Gröna ve Kuvars
c- Rüzgar Kırıntı Yataklar
Yağışın az olduğu bölgelerde, özellikle çöllerde tamamiyle fiziksel etmenlerle bağlı ayrışmanın etkisinde meydana gelirle. Buralarda ayrışan malzemeyi akarsuların yerine rüzgarlar taşır. Örneğin, Avustralya'da çöl koşullarında ayrışmış Altın bu şekilde rüzgarla taşınarak kıtıntı yataklar şeklinde zenginleşmiştir. Benzer oluşumlar Meksika ve Aşağı Kalifornya'da görülmektedir.
d- Buzul Kırıntı Yataklar
Buzulların taşıdığı morenler içinde çevherli iri parçalar olabilir. Bu malzemelerin buzulun eridiği yörelerde bırakılmasıyla buzul plaserleri oluşabilir. Bunların sonradan akarsularla yıkanmasıyla daha zengin kırıntı yataklar oluşabilir. Bu tür plaser yataklar diğer plaser yataklara göre daha az önemlidir.
DÜNYA PLASER (KIRINTI) YATAKLARINA ÖRNEKLER
Dünya kırıntı yataklarının bulunduğu yerler ilgili başlıklarda verilmiştir. Burada kısaca Akarsu Kırıntı yataklar sınıfında yer alan ve çok önemli olan Orta Afrika'daki Withwatersrand (Rand) Altın yatağı kısaca tanıtılacaktır. Güney Afrika Birliğinde bulunan Withwatersrand (Rand) Altın (ve kısmen Uranyum) yatağı dünyanın en önemli ve en büyük altın yatağıdır. Altın, doğu-batı yönünde uzanan ve 160 (200) km. uzunluğunda, 80 km. genişliğinde bir senklinal oluşturan Withwatersrand sistemi içinde yataklanmıştır. Sistemin kalınlığı yaklaşık 7500m. dir. Sistem alt sistem ve üst sistem olmak üzere iki gruba ayrılmıştır. Yatağın yüzey akıntı sistemlerini ve deltaik açınımını gösteren şematik çizimler aşağıdaki şekillerde verilmiştir (Şekil 11.4a ve b) Yaklaşık 5 km. kalınlıktaki alt sistem kuvarsit, kil, demirli ince kumtaşı ve demirli şistlerden oluşmuştur, altın içeriği düşüktür. Bunların üstünde yaklaşık 2.5 km. kalınlığa sahip altınlı çakıltaşı ara seviyeli kuvarsitlerden ibaret üst seri yer alır. Au içeren çakıl taşları uzunluğu 2.5 cm. den küçük kuvars çaklılarından meydana gelir. Sistem içinde az oranda zirkon, kromit, çok az monazit, gröna ve çok daha az miktarda elmas bulunur. Bunlara değişen oranlarda pirit, pirotin, kalkopirit, pentlandit, galen v.b. sülfürler; klorit, serisit, muskovit gibi hidrosilikatlar ve kalsit eşlik eder.Yataktan yaklaşık 25.000 ton Au üretilmiştir. Ayrıca pirit topakları içinde %10 Ag içeren Au yumruları ve Uranyum oluşumları, yatağın diğer önemli özellikleridir. Yatakta plaser minerallerin yanında sülfür minerallerininde bulunması, yatağın kökeni konusunda şüpheler oluşturmuştur. Köken konusunda ileri sürülen görüşler üç ana grupta toplanabilir
1- Altın, Uranyum ve Pirit'in önemli bir kısmı çakıl taşlarının çaklıları ve çimentosuyla birlikte kırıntı yatak olarak oluşmuştur. Sonradan uğradığı düşük dereceli metemorfizma, metasomatizma ve diğer olaylarla yatak yeniden düzenlenmiş ve sinjenetik bir yapı kazanmıştır.
2-Çakıl taşlarının yataklanmasından çok sonra, altın, uranyum, piritin çoğu ve diğer sülfürler hidrotermal çözeltilerin etkisiyle meydana gelmiştir.
3-İki görüşü birleştiren üçüncü görüşe göre ise, altın ve diğer kırıntı minerallerin çoğu çakıl taşlarıyla eş oluşumludur. Ancak sonradan hidrotermal çözeltilerin etkisiyle sülfürlerin çoğu ve uranyum oluşmuş, ve altının bir kısmı da hareketlilik kazanarak bu aşamada tekrar çökelmiştir.
TÜRKİYE PLASER ( KIRINTI) YATAKLARI
Türkiye'de en önemli kırıntı yataklar altınlı akarsu plaserleridir. Bundan başka Büyük Menderes Vadisindeki rutil yığışımları, Sivas-Divriği demir plaser yatağı, denizel plaser olarak Doğu Karadeniz sahillerindeki İlmenit-Manyetit'li siyah kumlar, Şile'nin monazitli kumları ve Istranca Masifinin kuzey doğuya akan dereleri ile bu kesimdeki deniz sahillerindeki manyetitli ve ilmenitli kumlardan söz edilebilir.
1-Manisa -Sart Çayı Altın Plaseri
Manisa'nın Salihli ilçesine bağlı Sart Çayı ve çevre akarsuları, Türkiye'nin en büyük kırıntılı altın cevherleşmelerini oluşturur. Salihli-Turgutlu arasında, Bozdağ Silsilesinin kuzey eteklerindeki dere alüvyonları ve çakıl taşları içinde bulunan altın oluşumlarına yönelik arama çalışmaları 1944 yılında başlamıştır. Kırıntı katmanları, kristalin temel üzerinde oturur. Kumtaşı ve ufak çakıltaşı seviyeleri arasında 10-20 cm. lik kil seviyelerine rastlanmaktadır. Bunların üstüne yanlızca tepelerde gözlenen iri kuvars çakıllarından oluşmuş çakıltaşı seviyesi gelir (üst çakıl taşları). Sart Çayı yöresinde genç alüvyonlarda ve üst çakıltaşı biriminde saptanan altın, nabit (doğal) haldedir. Genç alüvyonlarda saptanan altının birincil yatağının, üst çakıltaşı olduğuna inanılır. Üst çakıl taşlarındaki altının birincil kaynağının ise, Bozdağlar'daki kristalin şistler içindeki kuvars damarlarının olduğu düşünülmektedir. Böylece derin kökenli cevherleşmenin iki kez mekanik zenginleşmeye uğradığı görülmektedir. Günümüzde Bozdağlar'dan gelen derelerde altının varlığının saptanamamış olması, buna karşılık üst çakıl taşları biriminden gelen derelerin alüvyonlarının altınlı oluşu bu görüşü doğrulamaktadır. Üst çakıltaşı biriminin hem çakıllarında hem de çimentosunda altına rastlanmıştır. Bu birimde yapılan incelemelerde nadirde olsa 1.116 gr/m3 değerine kadar Au saptanmıştır. Ortalama değer ise tonda birkaç yüz miligramdır. Genç alüvyonlar ise nitelik ve nicelik açısından maden yatağı özelliği kazanmıştır. Birim içinde Au'nun dağılımı düzensizdir. 2gr/m3 Au içeren yerler tanımlanmıştır. Derine doğru Au miktarı artmaktadır. Ekonomik yönden Sart ve diğer akarsulardaki genç alüvyonlar önemlidir. Bunların 6.5 milyon m3 rezervlerinde 1gr/m3 Au 'lık tenör kabul edilmektedir. Bölgede Au açısından ikinci derecede önemli birim üst çakıltaşları birimidir. Bunların ortalama tenörleri 0.5 gr/m3 Au, hacimleri ise 65 milyon m3 dür. Saha genelinde yaşlı birimlerde az, daha genç birimlerde ise daha fazla Au bulunması tipik bir akarsu plaseri kökenini ortaya koymaktadır. Bu nedenle altının birincil kaynağının alttaki kristalen masif olduğu görüşü doğrulanmaktadır. Bu alanın bir diğer özelliği de tarihi Krezüs krallığının hüküm sürdüğü yerler olmasıdır. Altınları ile ün yapan krallığın burada yaşamış olması, bölgenin Au bakımından önemini daha da arttırmaktadır.
2-Akıllıçay (Hatay) Plaseri: Hatay'ın güneyinde alüvyonlar içinden akan Akıllıçay boyunca alüvyonlar içinde bir miktar altına rastlanmıştır. Bu genç alüvyonların Miyosen yaşlı eski sekilerden gelmekte olduğu kabul edilir. Ancak tenörü düşük olduğu için işlenebilir nitelikte değildir.
3-Darphane-Kazıkkaya Altınlı Plaseri (Kars): Kars'ın Sarıkamış ilçesinin Darphane mevkiinde Ortahale deresinin üst sekilerinde bir miktar nabit altın saptanmıştır. Sekilerdeki Au, 1.Dünya Savaşı sırasında Ruslar tarafından işletilmiştir.
4-Demirköy Demirli Plaseri (Kırklareli): Kırklareli-Demirköy İlçesinin 3 km. Doğusunda bulunan kırıntı yataklarda bol miktarda manyetit tanımlanmıştır. Zenginleşmenin (derişimin) yüksek olduğu kesimlerde kumlar %90-98 manyetit içermektedir. Ayrıca %2 kadar TiO2 (Rutil) vardır. Plaserlerin kökeni Istranca Masifinin manyetitli gnays ve mikaşistleridir.
5-Divriği Plaser Demir Yatağı (Sivas): Divriği manyetit ve hematit yatağının yakınında, Çaltı suyunun Divriği Havzasına girdiği yerde birbiri üzerinde birkaç seviye oluşturan plaser demir yatakları yer alır. Pnömo-Hidrotermal kökenli birincil demir yatağının kırıntılı bir zenginleşmesi olarak görülen bu plaser yatak, yamaç kırıntı yatağı tipindedir. Milyonlarca ton rezerve sahip bu yatak üstten işletildiği halde bitmemiş, aksine derine doğru bazı zenginleşmeler tespit edilmiştir. Yatakta 260 ton boyutunda hematit blokları tanımlanmıştır. Tenörü %35-45 Fe dir.
6-Karadeniz Kıyı Kırıntı Yataklar: Karadeniz sahili boyunca denizel plaserler Doğu Karadeniz ve Batı Karadeniz plaserleri olarak ikiye ayrılabilir. Doğu Karadeniz kıyı kayaçları genellikle Üst Kretase ve Eosen yaşlı bazalt, andezit ve dasit bileşimindedir. Bu kayaçların deniz dalgalarının etkisiyle ufalanması sonucu oluşan plaserler genellikle manyetit ve ilmenittir. Ordu ve Samsun bu açıdan ilginç görünmektedir. Bunlar arasında Perşembe-Efirli arası ağır mineral yığışımı yönünden birinci derece önemlidir (%14 manyetit, 8 milyon ton rezerv). Ayrıca Ünye batısı (%12 manyetit, 36 milyon ton rezerv) ve Çarşamba Ovası (%9 manyetit ve 140 milyon ton rezerv) önem taşır. D. Karadeniz sahillerinde ayrıca titanomanyetit, rutil, kromit ve çeşitli amfi.
Re: KENDİ ALTINIMIZI BULALIM
bu videodaki çalışmanında önemine binaen konumuzun içinde olmasını faydalı görüyorum.
Kimler çevrimiçi
Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 7 misafir